Super Metroid Korku Yalnızlığın ve Karanlık Sırların Hikayesi

Metroidvania oyunlarının öncülerinden biri olan Super Metroid, 1994 yılında piyasaya sürüldüğünde sadece bir türün popülerleşmesine öncülük etmekle kalmadı, aynı zamanda daha akıllı bir korku oyunu türünün de yolunu açtı.

Ayrıca okuyun: Xiaomi 14 Ultra ve Samsung Galaxy S24 Ultra Karşılaştırma

Korku Video Oyunlarının Gelişiminde Super Metroid’un Rolü

Oyun, siyah ekran üzerindeki yumuşak bir kalp atışıyla başlıyor. Ardından, başka bir dünyadan gelen ürpertici bir sentetik çığlık duyuluyor. Zifiri karanlık bir laboratuvarda cansız bilim insanlarının görüntüleri beliriyor. Hayatta kalan tek şey, cam bir kapsülün altında bulunan bilinmeyen bir varlık. Bu sahne, akıllara Resident Evil oyunlarının yeni bir DLC’sini getirse de aslında 1994 yapımı birinci parti Nintendo oyununun açılış sahnesi. Bu oyun, tabii ki Super Metroid.

Pek çok yetişkin, 1994 yapımı bir Super Nintendo oyununda böylesine çarpıcı ve korku dolu imgelerin varlığını kavrayamaz. Bu yüzden, biraz geriye, 90’ların başına gidelim. Bugün Switch’de M-rated (yetişkin) oyunlar görmek normal olsa da, 1994 yılında Nintendo hala masumiyetini korumaya çalışıyordu. Rakipleri Sega, yıllardır dijital kana bulanıyordu ancak Nintendo, herkesin güvenli bir şekilde oynayabileceği ve Kongre gibi otoritelerin tepkisini çekmeyecek oyunlar sunmaya çalışıyordu. Bu yüzden hala arcade oyunlarını sansürlüyorlardı ve fazlaca tartışmalı olabilecek, çocukları korkutacak veya aşırı kanlı sahneler içeren oyunlar yayınlama konusunda çekimser davranıyorlardı (Mortal Kombat II bu konuda büyük bir istisnaydı).

Super Metroid, bu dönemin bir ürünü olsa dahi, yayıncısının getirdiği kısıtlamalara rağmen hafife alınacak bir deneyim değil. Alex Garland’ın “Annihilation” filmindeki Spore Spawn boss’unun verdiği his, derin ve ürpertici Brinstar Red soundtrack’inin atmosferi ve uzaylı çığlıklarının ritmik vuruşları, tamamen lanetlenmiş bir okyanusun ortasında bulunan bir batık uzay gemisinde geçen bir bölüm, Maridia’nın Zebes’in okyanuslarını tamamen lanetli bir yer gibi göstermesi… Bunlar, oyunun genel korku temasına dair bahsedebileceğimiz sadece birkaç şey. Samus’ın, daha yüksek ve kasvetli bir sadakatle, 8-bit maceralarının perili ve içi boşaltılmış kalıntılarını yeniden yaşamaya zorlanması ise, işin cabası.

Yalnızlığın Ötesinde: Korku ve Ses Tasarımının Kullanımı

2024 yılında Super Metroid’u tekrar oynamak, oyunun bir başyapıt olmasının sebeplerinin ötesinde de çarpıcı bir deneyim. Neticede, “Metroidvania” teriminin yarısı bu oyun sayesinde var. Ancak oyun hakkında pek konuşmadığımız bir şey var: Super Metroid, o dönemde hiçbir oyunun yapamadığı şekilde dijital korkuyu yükseltti. Emin olun, Super Metroid sadece korku oyunu değil, aynı zamanda eşsiz bir şekilde ürkütücü, hem de günümüzde bile.

Yıllar boyunca, Metroid’un temelde yalnız bir deneyim olduğu, özellikle de Samus’ın maceralarına daha fazla insan bağlantısı ekleme girişimleriyle tezat oluşturduğu çokça dile getirildi. Ancak bu gelenek, Super Metroid ile başladı ve bu yalnızlığı ses ve bölüm tasarımı aracılığıyla güçlendirdi. Orijinal oyunlar cesur yürüyüşlerle ve Samus’ın minik zıplama sesleriyle ilerlerken, Super Metroid bambaşka bir canavar. Oyunun hemen başında, avcı günlüğü olarak önceki oyunların olayları anlatılıyor. Bu, Samus’ın düşüncelerini ilk ve son kez ekranda gördüğümüz an. Kontrolü ele geçirdiğimizde ise, kendimizi oyunun başlık ekranındaki terk edilmiş uzay istasyonunda buluyoruz. Ortam ise, geminin duygusuzca vızıldayan endüstriyel uğultusu dışında tamamen sessiz. Başlık sekansının odasına vardığımızda, cesetler hala orada duruyor ancak cam kasa içindeki metroid kaybolmuş. Onu bulduğumuzda ise, sahne karanlıkta tek bir parlayan kırmızı göz ile bozuluyor ve Ridley görüş alanımıza giriyor. 1994 yılında anlatımın oyun mekaniği üzerinden yapılması yeni bir kavram değildi ancak gerilim oluşturma konusunda devrim niteliğindeydi. Oyun, ara sahneler, seslendirme veya metin olmadan hikayeyi anlatmayı başarıyor.

Ayrıca okuyun: Battlefield 2042’ye Veda: Son Sezon Duyuruldu!

Elanur Oktay

İnsanlara ulaşmak onları bilgilendirmek ve hayatlarına kıyısından köşesinden dokunmak kolay değildir. Her daim sizi düşündürecek ve bir el çabukluğuyla ulaşabileceğiniz bilgileri bulabileceğiniz bu güzel sitede yer almak gurur verici. Yaşamınıza güzel dokunuşlarda bulunmak ve faydalı olması dileğiyle. Keyifli okumalar...